Bu Blogda Ara

20 Kasım 2014 Perşembe

tanıtım vidiosu


iletişim bilgiler

durmaz_enes@hotmail.com

mahhali belgeli oteler

Mahalli Belgeli Oteller
Laşet Motel Artvin Yolu 9.Km Şavşat0 466 571 21 36  www.laset.com.tr 
Sahara Oteli
Cumhuriyet Caddesi ŞAVŞAT
0 466 517 11 88
Gonca Otel
Cumhuriyet Caddesi, ŞAVŞAT
0 466 517 17 11
Gökçe Pansiyonu
Yeni Cadde, ŞAVŞAT
0 466 517 21 26
Öz İveria Oteli
Cumhuriyet Caddesi, ŞAVŞAT
0 466 517 10 49
Papart Pansiyon
Meydancık,ŞAVŞAT
0 466 597 62 89
Karagöl Pansiyon
Karagöl,ŞAVŞAT
0 466 531 21 37


ARTVİN İLİNDEKİ PANSİYONLAR;
PANSİYONUN ADI                               :    ODA  S.:   YATAK S.:  TELEFON NUMARALARI:
BORÇKA KARAGÖL PANSİYON  8270.466.475 2170-0535.785 6692
CAMİLİ TEMA VAKFI PANSİYONU12  440.466. 485 2404
CAMİLİ MUHTAR PANSİYONU419  0.466. 485 2013
MAÇAHEL PANSİYON 10 20  0.466. 485 2014
ŞAVŞAT GÖKÇE PANSİYON9     25   0.466.517 3738-517 2136-0535.257 1409
ŞAVŞAT-KARAGÖL PANSİYON 518     0.466. 531 2137-0.466.531 2001
BORÇKA BEYAZSU PANSİYON 6 250.466.415 2098-0.466.415 1715-415 1469
ŞAVŞAT PAPART PANSİYON 8  25  0.466.597 6289-0.466. 532 696 0527
YUSUFELİ KARAHAN PANSİYON13 30  0.466.8262071(Altıparmak)
YUSUFELİ BARHAL PANSİYON  11  250.466. 826 2031 (Altıparmak)
YUSUFELİ MARSİS PANSİYON      10   25  0.466.826 2002-Fax. 826 2195
YUSUFELİ RAZİYE PANSİYON826 0.466.826 2073 (Altıparmak)
YUSUFELİ ALTUNAY PANSİYON 10250.466. 832 2001-832 2087-832 2151
YUSUFELİ DENİZ GÖLÜ PANSİYON14300.466. 832 2103
YUSUFELİ OLGUNLAR PANSİYON818 0.466. 832 2044- 832 2159
YUSUFELİ KAÇKAR PANSİYON1538 0.466. 832 2047-824 4432
YUSUFELİ CEMİL'S PANSİYON 5250.466. 811 2908-0.536.988
     

BELEDİYE BELGELİ OTELLER;

MERKEZ İLÇE;     İl Kodu 0.466
KORU OTEL, Yeni Mahalle, ARTVİN,Tel.212 65 65
GENYA OTEL, Çarşı Mah. ARTVİNTel.212 31 31
ARDANUÇ;
Ürün Oteli, Çarşı içi Caddesi, ARDANUÇ, 611 42 06
ARHAVİ;
Otel ÖZAY, Musazade Mahallesi, Sahil Caddesi, ARHAVİ,   312 49 23
Otel KURDOĞLU, Musazade Mahallesi, Sahil Caddesi, ARHAVİ,312 48 47
Otel ARLÜKS, Musazade Mahallesi, ARHAVİ,312 48 08
HOPA;
OTEL HUZUR, Cumhuriyet Cad. Hopa-ARTVİN,Tel. 351 40 85
OTEL EVGİN, Rize Cad. Hopa-ARTVİN, Tel. 351 48 52
OTEL İMREN, Cumhuriyet Cad. Hopa-ARTVİN,Tel. 351 40 59
ŞAVŞAT;
Sahara Oteli, Cumhuriyet Caddesi, ŞAVŞAT 
517 11 88
Öz İveria Oteli, Cumhuriyet Caddesi, ŞAVŞAT 517 10 49
YUSUFELİ;
Otel BARHAL,        Enverpaşa Caddesi, YUSUFELİ,  811 31 51
Otel KÖŞK, Kartal Yuvası, YUSUFELİ,   811 38 99

EL sanatları hediyelık eşya

DOKUMACILIK 
Artvin yöresinde Kilim, Cecim ve Ehram/Şal Dokumacılığı yapılmaktadır. Şavşat Kilimleri denilen rengarenk kilimler dikkat çekmektedir.

Özellikle Yusufeli ilçesinde Ehram dokumacılığı yaygın olarak yapılmaktadır. Ehram tezgahlarında üretilen kumaşlar, gelin kıyafeti olabilecek kadar da ince ve zarif üretilebilmektedir.
 
Ehram Motifleri
Ehram, özellikle, Yusufeli İlçesi’nde dokunmaktaydı. Çok önceleri çokça dokunmasına rağmen, günümüzde kırk-elli yaş grubu kadınların sandıklarında bir veya iki adet bulunmaktadır. Yörede “hanımeliçar” olarak bilinmektedir. Genelde kadınlar tarafından, özel günlerde örtü olarak kullanıldığından, örtünün güzelliği, örtünen insana bir statü ve de saygınlık sağlamakta, bu da, işçiliğinin daha bir itinalı olmasını sağlamaktadır.


Giyim Kuşam
Artvin’de giyim-kuşam çeşitlilik arz etmektedir. Bu çeşitlilik sahil kesimlerinde farklı, iç kesimlerde farklı renk,desen ve fonksiyon olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zenginlikler özellikle kadın kıyafetlerinde, başlıklarında, yazmalarda vb. görülebilmektedir

Tarihçesi

Geçmişte Çoroksi, Çorok, Kollehis ve Klarceti, Osmanlı Döneminde ise Livane olarak bilinen Artvin’in bu ismini nereden aldığı ve hangi tarihten itibaren kullanıldığı tam olarak bilinmemektedir. İlk adları Çoruh Irmağı ile ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Artvin’in tarihsel geçmişi Şavşat’ın Meşeli ve Yusufeli’nin Demirköy yakınlarında bulunan bakır baltalara dayandırılarak M.Ö. 3000’li yıllara “Tunç Çağı” na indirgenmektedir. M.Ö.4. Yüzyılda bölgeden geçen Ksenophon’a göre Artvin ve çevresinde Kolkhlar, Makaronlar ve Taoklar gibi birçok kavimlerin yaşadığı doğrulanmaktadır. M.Ö.1.yy'da yaşayan Çoğrafyacı Strabon Roma’nın Anadolu’daki hakimiyeti sırasında Artvin ve yöresinin yerel krallıklar hakimiyetinde olduğunu belirtmektedir. Bundan sonra Aksaklı ve Sasan yönetiminde kalan Artvin, Ortaçağ dönemi ile birlikte Bizans’ın himayesinde Bagratlı Krallığı’nın yönetiminde kalmıştır. 1015 tarihi itibari ile başlayan Selçuklu Seferleri 12.yy'da Saltuklularla pekiştirilmeye çalışılmıştır. Moğol istilasının ardından İlhanlılar’ın kontrolünde Çıldır Atabeklerinin yönetiminde Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevi gibi Türk devletlerinin himayesinde bulunmuştur.
Yavuz Sultan Selim zamanında başlayan Osmanlı Egemenliği, Kanuni Sultan Süleyman dönemi Erzurum Beylerinden İskender Paşa’nın 1551’de Atabekler’in başkenti durumundaki Ardanuç Kalesini fethetmesi ile tamamlanmıştır. Osmanlı döneminde Hopa ve Borçka; Trabzon’a, Artvin, Ardanuç ve Yusufeli; merkezi Ahıska olan Çıldır Eyaleti’ne bağlı olarak yönetilmiştir. 1828’de Osmanlılar’ın Ruslar’a yenilmesi sonucu Çıldır kaybedilince buraya bağlı birimler Erzurum Eyaleti’ne dahil edilmiştir. 1877-1878 Savaşı sonucunda 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastafanos Anlaşması gereği o zaman Batum Liva’sına bağlı Artvin, Ardanuç, Borçka, Şavşat ve Hopa’nın Kemalpaşa bucağı savaş tazminatı olarak Ruslar’a terkedilmiştir. 3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Ruslar Artvin topraklarından çekilmişlerdir. Peşine İngilizler’in ve Gürcüler’in geçici işgalleri olmuşsa da T.B.M.M.’nin girişimleri sonucu 23 Şubat 1921’de Artvin Anavatana kavuşmuştur. 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile bu durum kesinlik kazanmıştır.
7 temmuz 1921’de sancak olarak kurulan Artvin, 24 Nisan 1924’de İl’e dönüşmüştür.
İl merkezi; Osmanlı Devleti sınırları dahilinde olduğu 1878 yılına kadar Trabzon vilayetine bağlı Batum Sancağı’nın “Livana Kazası” merkezi olarak kalmıştır.

Merkez ilçeye bağlı 36 köy bulunmaktadır
.

konaklama tesisleri


ARTVİN tanıtım haritası

Artvin

Gezilecek yerler

Gezilecek Yer : Camili Havzası, Borçka Karagöl, Şavşat Karagöl'ü gezmeden,
Yusufeli İşhan ve Barhal Kiliseleri'ni görmeden,
Hinkal, Laz Böreği , Döner ve Şiş, Puçuko yemeden,
Ehram, Bal, Zeytin ve Ceviz almadan,
Denk geldiğinizde Festivaller (Artvin Kafkasör, Şavşat Sahara, Ardanuç Çurisbil, Meydancık Sateve) katılmadan,

DÖNMEYİN.

turizimi

Akarsu Turizmi (Kano-Rafting)
Çoruh Nehri, 3225 m. rakımlı Mescit Dağları’ndan doğarak toplam 466 km. kat ettikten sonra Gürcistan sınırları içerisinde Karadeniz’e dökülmektedir. Nehir aynı zamanda dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biridir. Yöre, her yıl dünyanın her tarafından gelen, rafting, kano ve nehir kayağı gibi akarsu sporlarını yapan yerli ve yabancı sporcuları ağırlamaktadır.
Zengin flora ve faunaya sahip Çoruh Nehri Vadisi, aynı zamanda kuşların göç yolu üzerindedir. Nehrin çevresindeki bazı kayalıklarda nesli tükenmekte olan kızıl akbaba türü koloniler halinde yaşamaktadır. Ayrıca Çoruh Vadisi boyunca; boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban horozu, çulluk, yaban ördeği, üveyik, sarıasma, sarısandal, ardıç kuşu, güvercin, tahtalı kuşu ve çeşitli yaban hayvanı türleri bulunmaktadır.
Bayburt’tan başlayıp İspir ve Yusufeli’ni takip ederek Artvin’e kadar uzanan ve yaklaşık 260 km. uzunluğundaki nehirde, 4 farklı etapta rafting yapılmaktadır. Zorluk dereceleri 1, 2, 3, 4, 5, 6’ya kadar çıkmaktadır. Profesyonel sporcuların tercih ettiği nehirde, 1993 yılında 4. Dünya Akarsu Şampiyonası yapılmıştır.

TARİHİ CAMİLER

Camiiler
Çarşı Merkez Camii
Büyük bir bölümü baştan sona kadar yenilenen ve çeşitli onarımlar geçiren cami, ilk olarak Hicri 1277-1278 (M.1860-1861) tarihinde, Artvin halkı tarafından inşa edilmiştir. 1954 yılında temele kadar yıkılarak 1957-1958 yılları arasında aynı yerde bu günkü cami ibadete açılmıştır.
Salihbey (Çayağzı) Camii
Osmanlıca olan Kitabesine göre cami, Hicri 1207 (M.1792) tarihinde Livana Sancakbeylerinden Salip Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, 1980’li yıllarda, Cami Yaptırma Derneğince restore edilmiş olup günümüzde işlevini sürdürmektedir.
Zeytinlik Camii ve Türbeleri
Yapı, kitabesine göre Hicri 1272 (M.1857) tarihinde Saliha Hanım tarafından yaptırılmıştır. Kuzey yönündeki rüzgarla yıkılan ve aynı zamanda minare olarak da kullanıldığı söylenen çınarın ardından, kuzeydoğu köşesine bu günkü minare eklenmiştir. Yakın zamanda herhangi bir onarım görmeyen yapı, orijinalliğini muhafaza ederek işlevini sürdürmektedir.
Oruçlu Camii
Hicri 1325 (M.1907) tarihinde Ali Hamza oğlu İsmail Çoruh tarafından yaptırılmıştır. Cami halen tamirat geçirmeden işlevini sürdürmektedir.
İskenderpaşa Camii ve Türbeleri
Ardanuç ilçesi, Adakale mevkiinde bulunmaktadır. İlk yapımı Hz.Osman (644-656) döneminde yapılmış, 1553 yılında Osmanlılar döneminde tamir edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Yanında Osmanlı dönemine ait Hatice Hanım, Ali Paşa ve Süleyman Paşa’ya ait türbeler bulunmaktadır. Yörenin ilk camisi olması açısından önem taşımakta olup günümüze sağlam olarak gelmiştir.
Arhavi Ortacalar Merkez Camii
Kapının üzerinde bulunan kitabesine göre yapı, Hicri 1170 (M.1757) tarihinde yapılmıştır. 1908 yılında ahşap tavanla birlikte ahşap minberi yapılmıştır. 1955’te minaresi eklenmiştir. Kısmen onarım geçiren cami ibadete açıktır.
Borçka Muratlı Camii
Kapının üzerindeki kitabeye göre yapı muhtemelen Hicri 1262 (M.1846) yılında Ahmet Usta tarafından inşa edilmiştir. Çeşitli onarımlar dışında halkın katkılarıyla kısmi onarımdan geçirilerek ibadete açık tutulmaktadır.
Ortahopa Camii
Yapı, Muhtemelen 19. Y.Y. sonlarında inşa edilmiştir. Deniz kıyısına yakın düz bir alan üzerinde bulunan yapının doğu, kuzey ve güney yönde haziresi, batı cephesinin kuzey köşesinde minaresi yer almaktadır.
Şavşat Kocabey Camii
Harime giriş sağlayan kapı üzerinde bulunan kitabesine göre cami, Hicri 1318 (M.1890) yılında Kani oğlu Ali Usta, Torunoğlu Hasan Usta ve Piroğlu Ali Usta tarafından inşa edilmiştir. Kısmi onarımlar geçiren cami, ibadete açıktır.
Yusufeli Demirkent Camii
Kitabesi bulunmayan yapının, 19. Y.Y. da kiliseden camiye çevrildiği tahmin edilmektedir. Yapı, köyün merkezinde bulunmaktadır. Tavanı düz ahşap olup, orta yerinde süslemeli göbeği bulunmaktadır. Ahşap minberi başta olmak üzere iç mekanın tüm ahşap birimleri zengin ağaç oymacılığına sahiptir. Günümüzde ibadete açıktır.
Arhavi ilçesi Ortacalar Bucağına 25 km. kala Arılı ve Küçükköy yol ayrımında bulunmaktadır. Birbirine dik gelecek şekilde planlanan iki köprüden meydana gelmektedir. Her ikisi de tek gözlü ve yolunun eğimli olduğu taş köprüler grubuna girmektedir. Günümüze sağlam olarak ulaşmışlardır.

tarihi yerler

Ardanuç Gevhernik Kalesi
Ardanuç İlçesi, Adakale mevkiinde yer almaktadır. Kalenin ilk yapılaşması M.Ö. ki dönemlerde başlamıştır. Bagratlı Krallığı, Çıldır Atabekleri ve Osmanlılar’ın yönetim yeri olarak kullanılmıştır. Yöredeki en önemli kalelerden birisi olup, iç kalesi ve etrafı surlarla çevrili şehir yapısı ile tek örnektir. Geçmiş dönemlere ait çeşitli kalıntıların yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman’a ait kitabesi ile de dikkat çekmektedir. Ardanuç Adakale mevkii, Gevhernik Kalesi, İskenderpaşa Camii ve Türbeleri ile tarihi bir mekandır.




Kaçkar Turizm Merkezi


Yusufeli ilçesine 60 km. uzaklıktadır. Kaçkar Dağı’nın güney yamaçlarında yer alan yayla, çok geniş orman ve çayır alanlarıyla kaplı olup; yayla ve dağ turizmi için ideal bir konuma sahiptir. Yaylalar köyü, Kaçkar Dağı’na tırmanmak isteyenlerin ara konaklama merkezi konumundadır. Kaçkar Dağları zirvesine en yakın kamp yeri, 3328 m. yükseklikteki Dilberdüzü’dür. Bol soğuk suyu bulunan Dilberdüzü’nde altyapı bulunmamaktadır. Dilberdüzü’nden itibaren 3932 m. rakımlı Kaçkar Dağları’na rehbersiz çıkmak tehlikelidir. Bölgede vaşak, ayı, yaban keçisi, kurt, çakal, tilki gibi yaban hayvanları izlenip görüntülenebilir.

Yaylalar köyü yolu üzerinde Altıparmak köyünde, Altıparmak (Barhal) Kilisesi ziyaret edilebilir. Köyde dokunan ipek halılardan satın alınabilir. Konaklama için pek çok pansiyonun bulunduğu Sarıgöl Beldesi’nde kalınabilir.

Halk Edebiyatından Örnekler



Çoruh Vadisi boyunca çok sayıda Halk Ozanı yetişmiş ve edebiyatımıza önemli katkılarda bulunmuştur. Yörede, geçmiş dönemlerde çok daha güçlü olan aşıklık geleneği içinde halk ozanlarının birbirleriyle atışmaları, yöre halkının eğlencesi olmuştur. Bu da Artvin’i “ozanlar kenti” haline getirmiştir.

Çıktık köyümüzden hep ayrı ayrı
Gelip geçtiğimiz yollar ağladı
Mekan tuttuk Ankara’yı Bursa’yı
Sahipsiz koyulan eller ağladı

Yöresel Müzik ve Sazlar

Yöresel Müzik ve Sazlar
Artvin’de yöresel müzikler icra edilirken, Akordeon, Tulum, Davul, Zurna, Bağlama, Kemençe ve Mey kullanılmaktadır.
Gelin Ağlatma

Aha geldik kapınıza
Ağlama gelin ağlama

Selam verdik hepinize
Ağlama gelin ağlama

Dalda kırarlar cevizi
Ağlama gelin ağlama

Hani gelini çeyizi
Ağlama gelin ağlama

Gelin kalkmış hanesinden
Ağlama gelin ağlama

Öğüt almış anasından
Ağlama gelin ağlama

Gelin atladı eşiği
Ağlama gelin ağlama

Sofrada kaldı kaşığı
Ağlama gelin ağlama

Gitti evin yakışığı
Ağlama gelin ağlama

Anasının göz ışığı
Ağlama gelin ağlama

Ağlama gelin ağlama
Bizi yollarda eyleme

Ağlama gelin ağlama
Bizi yollarda eyleme


Halk Oyunları

Artvin'de doğa ile girişilen mücadele her zaman için zor olmuştur. Yöre insanı mücadeleci, çevik, çalışkan ve içten bir karakter taşır. Bununla birlikte Artvin, stratejik konumu itibarı ile de kültür sirkülasyonunun yaşandığı bir ildir. Artvin yöresi halk oyunları; Karadeniz, Kafkas ve Doğu Anadolu' ya has oyun karakteri gösteren bir özelliktedir.
Artvin ve yöresinde oynanan oyunların doğa, aşk ve bütün bölgelerde olduğu gibi insanların gruplar halinde, duygularını kalıplar içerisinde özdeşleştirmiştir. Dik yamaçlı dağlarla ve dağların yöreyi çember biçiminde çevrelemesinden oluşan yüzey şekillerine benzetilmesi, ayrıca Azeri kaynaklı oyunların ferdi olarak oynanması, Kafkas ve savaş dansı olan Horon ve Gürcü oyunlarından Acara Horonu, bu yörede halkın çeşitli kültürel iletişimle yaşayış tarzına uğramış, Artvin oyunları adı altında çeşitli halk oyunları meydana çıkmıştır.
Artvin horonlarında, genellikle erkek oyunlarında sertlik ve tatlı sertlik gözle görülür temalardır. Oyunların sertlik ve çabukluk biçiminde oynanması yörenin coğrafi konumu ile bağdaşlaştırılır. Kadın oyunlarında ise, genelde bolluk, bereket, zarafet, nezaket ve beceri gibi temaları konu alır.

Belli başlı Artvin Halk Oyunları; Ata Barı, Deli Horon, Ağır Bar, Hemşin Horonu, Arhavi canlısı, Borçka Horonu, Deli Kız, Cilveloy, Karabağ, Kobak, Koçari, Livane, Sarı Çiçek, Tavuk Barı, Teşi. Ondörtlü vb. sayılabilir.

Hayvancılık ve Çobanlık

Artvin, sanayi olanakları az, tarım arazisi sınırlı bir il olduğundan, halkın temel geçim kaynağı hayvancılığa dayalı olan bir ildir.

Küçük baş, büyük baş ve kümes hayvancılığı yöre halkının başlıca geçim kaynağı olmuştur. Yörede, çobanlık müessesesi de, usta-çırak ilişkisine dayalı olarak yapılmaktadır. Çırak olarak pişen, yetişen çobanlar zamanla sürülerin tek hakimi olur ve geleneği devam ettirirler.

yöre mutfagı

Artvin yöresinde, mutfak geleneği çok zengindir.
Çorbalar,
Süt ve süt ürünlerinden yapılan yemekler,
Sebzelerden ve kır otlarından yapılan yemekler,
Hamur işleri,
Et ve et yemekleri,
Ve Tatlılar çeşitlilik içinde üretilmektedir.

Yemek Kültürü:

Süt ve süt ürünlerinden yapılan yemekler; peynir kuymağı ve kaymak kuymağı. Sebzelerden ve kır otlarından yapılan yemekler; dağ pancarı, kuş yemeği, gımı, yaban semiz otu, ebegümeci bazı otlardan yemek yapılmaktadır. Taze asma yaprağı ve lahanadan sarma ve yemekler örnek verilebilir. Taze fasulyenin kurutulmuşundan yapılan “Puçuko” özel sebze yemeğidir.

Hamur işleri; Laz Böreği, katmer, erişte, hınkal, çergebaz, bişi, lokum, hamur işlerindendir.
Kışlık kavurma, ağaç şişlerde yapılan kebaplar etli yemeklerin yöreye özgülerindendir.
Keşkek, gendima, herisa, ve şilav gibi yemekler tanelilerden yapılan yemeklerdendir.
Hasuta, kaysefe, zurbiyet ve ballı lokum tatlılardandır.
Çorbalar; Püşürük çorbası, ayran çorbası, tutmaç çorbası, soğan harşosu, çinçar çorbası yöreye özgün çorbalardandır.

artvinin geneler bilgileri

Yüzölçümü: 7.436 km²
Nüfus: 165.580 (2009)
İl Trafik No: 08

Şehir merkezinin nüfusu 24.468 kişi,köylerinin nüfusu ise 8.517 kişidir.
Artvin, ili ikiye bölen Çoruh nehri, dik yamaçlı uzun vadileri, 3900 metreye kadar yükselen birbiri ardına sıralanmış yüksek dağları, balta girmemiş doğal ormanları, yüksek dağların doruklarında Krater gölleri, Karagülleri, yeşil yaylaları, fauna ve flora zenginliği, tarihi kilise, kale ve kemer köprüleri, geleneksel mimarisi ve festivalleri ile çeşitli turizm değerlerini içinde barındıran otantik bir turizm beldesidir.
Kaçkar ve Karçal dağlarında yapılan dağ tırmanışları, bölgenin değişik yörelerinde doğal güzellikler içinde bulunan trekking parkurlarında yapılan doğa yürüyüşleri, Çoruh Nehri ve Barhal çayında yapılmakta olan rafting, katamaran ve kano gibi akarsu sporları Artvin'in turizm çeşitliliğini zenginleştirmektedir. 4. Dünya Akarsu Sporları Şampiyonası 1993 yılında Çoruh nehrinde yapılmıştır

Atatürk köşeşi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI ATATÜRK
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise  Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
  • Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
  • Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
  • I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
  • II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
  • Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
  • Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2. Toplumsal Devrimler:
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

3. Hukuk Devrimi:
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler

5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.